Arada bir, çok bunaldığınızda...
-
Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı…
Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde… Deniyordu ki;
“arada bir, çok bunaldığınızda, hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün”…
Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım…
Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum…
Ama “kendi ölümümüzü ve cenazemizi” düşünmemiz tavsiye ediliyordu…
Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an…
Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim… Diyordu ki; “bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız…
Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın…”
O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün… Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin… Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın…
Bırakın canınız yansın, bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz… Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi… Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini… Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin…
**************
Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım…
Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine…
Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini… Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı…
Görüyordum işte “babaaaa…” diye ağlayan biricik oğlumu…
Eşim kucağında “ağlayan emanetimle” ayakta durmaya çalışıyordu perperişan…
Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu, o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla…
Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını…
Kardeşlerim, akrabalarım “çok erken gitti, doyamadı oğluna..” diyordu acıyan ses tonlarıyla…
Ve dostlarım… Onlar da şaşkındı… Bazısı “daha dün birlikteydik, nasıl olur..” diyordu…
Bunları seyredip onlara “hayır ölmedim, burdayım..” demek istedim hayal olduğunu unutup…
Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını okumadan kitabın…
*************
Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide… Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar… Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim… Almam gereken dersi ve mesajı almıştım… Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum… Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum… Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik… Biraz kendime geldikten sonra devam ettim hayatımın en zor hayaline… Sırada evremdekilerin ölümümün akabinde neler söyleyecekleri vardı… Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında… Onlarda bıraktığım izleri, yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek ben konuşturacaktım hayalimde…
İçlerini kuyacaktım, senaryo bana ait olarak…
Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım… Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem ereken metin…
Diğerlerine geçmiyorum… Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre “diğerlerine” artık sizler de dahilsiniz…
Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza “ölmüş” diye… Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız… Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi…
Oysa ki yazarın amacı “Yaşamanın ve hala nefes alıyor almanın kıymetini göstermekti…” Benim de öyle…
Lafı çok uzattım farkındayım… Ama hayat dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek kadar girintili çıkıntılı…
Ben o gün kurduğum o hayalle, canımın tüm yanmasına rağmen YENİDEN DOĞDUM…
Bilgisayar diliyle “format attım hayatıma”…
Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim…
Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş, oyun perde demişti…
Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı…
İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı…
Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence…
Ben bugün biraz melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim…
Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki…
Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah’tan başka bilen yok… İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin…
Bilerek – bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin…
Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın…
Biraz Hıncal abi tarzı olacak ama, sevginizi ve verdiğiniz değeri haykırın onlara iş işten geçmeden…
Ve en önemlisi;
VERDİĞİ -VERMEDİĞİ, ALDIĞI – ALMADIĞI HERŞEY İÇİN, TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN’A…
-
Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı…
Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde… Deniyordu ki;
“arada bir, çok bunaldığınızda, hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün”…
Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım…
Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum…
Ama “kendi ölümümüzü ve cenazemizi” düşünmemiz tavsiye ediliyordu…
Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an…
Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim… Diyordu ki; “bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız…
Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın…”
O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün… Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin… Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın…
Bırakın canınız yansın, bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz… Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi… Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini… Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin…
**************
Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım…
Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine…
Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini… Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı…
Görüyordum işte “babaaaa…” diye ağlayan biricik oğlumu…
Eşim kucağında “ağlayan emanetimle” ayakta durmaya çalışıyordu perperişan…
Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu, o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla…
Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını…
Kardeşlerim, akrabalarım “çok erken gitti, doyamadı oğluna..” diyordu acıyan ses tonlarıyla…
Ve dostlarım… Onlar da şaşkındı… Bazısı “daha dün birlikteydik, nasıl olur..” diyordu…
Bunları seyredip onlara “hayır ölmedim, burdayım..” demek istedim hayal olduğunu unutup…
Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını okumadan kitabın…
*************
Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide… Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar… Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim… Almam gereken dersi ve mesajı almıştım… Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum… Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum… Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik… Biraz kendime geldikten sonra devam ettim hayatımın en zor hayaline… Sırada evremdekilerin ölümümün akabinde neler söyleyecekleri vardı… Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında… Onlarda bıraktığım izleri, yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek ben konuşturacaktım hayalimde…
İçlerini kuyacaktım, senaryo bana ait olarak…
Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım… Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem ereken metin…
Diğerlerine geçmiyorum… Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre “diğerlerine” artık sizler de dahilsiniz…
Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza “ölmüş” diye… Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız… Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi…
Oysa ki yazarın amacı “Yaşamanın ve hala nefes alıyor almanın kıymetini göstermekti…” Benim de öyle…
Lafı çok uzattım farkındayım… Ama hayat dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek kadar girintili çıkıntılı…
Ben o gün kurduğum o hayalle, canımın tüm yanmasına rağmen YENİDEN DOĞDUM…
Bilgisayar diliyle “format attım hayatıma”…
Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim…
Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş, oyun perde demişti…
Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı…
İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı…
Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence…
Ben bugün biraz melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim…
Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki…
Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah’tan başka bilen yok… İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin…
Bilerek – bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin…
Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın…
Biraz Hıncal abi tarzı olacak ama, sevginizi ve verdiğiniz değeri haykırın onlara iş işten geçmeden…
Ve en önemlisi;
VERDİĞİ -VERMEDİĞİ, ALDIĞI – ALMADIĞI HERŞEY İÇİN, TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN’A…
(alıntı)
Sevgilerimle..
M.P
19 yorum:
okurken gozlerim doldu..baya bir dokundu bana da..kendi olumumu degil ama en sevdiklerimi kaybetme korkusu yasıyorum genelde ben..aslında hepimiz..kavgasız dertsiz tasasız gecse omur keske,hayatın pamuk ipligine baglı oldugunu,5sn sonramızın ble ne olacagını unutarak yasıyoruz..anı yasamak lazım belki cok yapamasamda..allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın..
Bal gözlü Kız: Aminnn canım benim amin...Her gününü son günü gibi yaşamalı insan...bir gün haklı çıkacak nasılsa....;)
güzel bir paylaşım olmuş canım...
yüreğine sağlık...
bende sevdiklerimi kaybaetmekten çok korkuyorum, hatta bazen akllım asaçma sapan şeyler getirip otuurp ağlıyorum...
dur diyorum yapma diyorum gerçek değil diyorum sonra kendime geliyorum....
ailemi çok seviyorum.........
sonrasını artık düşünmek istemiyorum...
söylemeden edemiycem yine çok güzelsin...
öpüldün şeker...
sevgiler canım...
Gözlerimin dolu dolu olmasını geçtim içim sızlaadı aynı şeyleri düşündüm galiba, allahım kimseye vermesin böyle birşey, Hiçbirimizi sevdiklerimizin yanından ayırmasınlar, onları da bizim..
Okurken içim o kadar kötü oldu ki.. Allah böyle şeyleri kimselere vermesin.. Ama ölümde yaşamın ayrılmaz bir parçası malesef :(
Bu gün okuldan eve gelirken ölümü düşündüm eve geldim bu yazıyı okudum kısabir süre sonra tv de ölümleilgili birprograma denk geldim. Akşam 5 gibide Ananeciğimi kaybettiimi öğrendim gözlerim şişti ve şimdi bu yazı aklıma geldi.....
merhaba,
kitabın adını ve yazarını öğrenebilir miyim? çok merak ettim, almayı düşünüyorum da şu an. :)
edie: bilmıyorum yazarı yazmıyordu ama senin için araştırıp bulabılırım istersen....
atölye kedi : başın sağ olsun cok ama cok üzüldüm cnm benım kıyamam :(
Balgözlü kız: o korkuyu bende sürekli yaşıyorum cnm ve kendime bir türlü anlatamıyorum böyle paranoyaklık yapmamam gerektiğini...allah gecinden versin iyi düşünelim iyi olsun...hem zaman sevdiklerimizi alamaz bizden çünkü biz hep onlarla olacagız...
Fashion Food: :(( neden bilmiyorum hep hüzünlü yazılar paylaşıyorum bu günlerde halbuki psikolojimde hiç bozuk değil gayet mutlu ve huzurluyum...üzerimizden atmamız lazım böyle olumsuz düşünceleri...hayata pozitif bakmalıyız...
J.D:
Gürme Şirine:
allah sevdıklerimizi bizlerden ayırmasın bizlerden...onlar hayattayken değerini bilmeliyiz...
Canım sana bir mail attım, cevap atabilirsen çok sevinirim :)
yaniokuması bile çok ama çok üzücü allah kimseye yaşatmasın :(
çok güzel bir anlatım olmuş yine..senin kaleminle tabii :)
hepsisatista.blogspot.com
a süper olur gerçekten, çok teşekkür ederim, zahmet olacak ya :(
Canım bir daha attım mail.. Umarım bu sefer gelmiştir ^^
hepimiz biliyoruz sevdiklerimizin hayatta olmasının ne kdr büyük bi şans olduğunu ama kıymetini bilemiyoruz hiç ... müthiş bi yazı olmuş ...
bu linki bırakmak için girmiştim bloga ama yazıda kayboldumm :( hırka için link
http://www.sahibinden.com/ilan/alisveris-giyim-aksesuar-bayan-giyim-hirka-yelek-mango-bayan-hirka-krem-belden-baglamali-yunlu-zara-topshop-b-35413248/detay/
bu yorumu silicez dimi :) güzelim yazıyı kirletmiyim ben .... Koccaman sevgiler ..
çok sağol canım, ben de araştırayım kime aitmiş, bulursam haber vereceğim :)
ayyyy duygulas prensesım canım...askınız her zaman artsınnnn sen hep boyle guzel kal barbıemm benım
Yorum Gönder